Geçen sezonu Avrupa’da büyük hayal kırıklığı ile kapattıktan sonra bu sezona sansasyonel transferlerle girildi. Son Euroleague şampiyonunun guardı Hickman, Avrupa’nın en iyi skoreri Goudelock ve Avrupa’nın potansiyeli en yüksek oyuncularından Bogdan Bogdanovic geldi. Kleiza’dan beklediğini alamayan takımımız onun yerini yine bir NBA patentli oyuncu olan Jan Vesely ile doldurdu. Serhat Çetin, Can Altıntığ, Semih Erden gibi isimlerle de yerli rotasyonu genişletildi.
Ligin başında Royal Halı Gaziantep’e mağlup olunsa da iyi başlanıldı. Euroleague’e geçen seneki gibi Final Four hedefiyle başlanılsa da üst üste alınan Panathinaikos ve Barcelona mağlubiyetleri akıllara takım büyük maç kazanamıyor düşüncesini getirdi. Ancak takımımız bu iki mağlubiyetin ardından çıkışa geçti ve grupta geri kalan 6 maçını kazandı. Özellikle Barcelona maçında skor 89-89 iken koçumuz Obradovic’in Bjelica üzerinden oynadığı oyun takım düzenlerinin yavaş yavaş oturduğunun göstergesiydi. Deplasmandaki bu galibiyetimizle Barcelona’nın bu sene evindeki yenilmezlik serisine son verdik.
Euroleague ilk tur gruplarında Barcelona’nın ardından 2. çıkmıştık, şimdi asıl önemli maçlara gelinmişti. Gruplardaki maçlar daha zor, maçlar daha sert olacaktı. Top 16 maçları başlamadan takımımızı koçumuz Obradovic’in eski öğrencisi Nikos Zizis ile güçlendirdik.
Top 16 ilk maçı öncesi ligde Anadolu Efes’e 18 sayı farkla mağlup olmuştuk. Gene büyük maç gene hüsran vardı ama taraftar CSKA maçında da desteğini esirgemedi ve salon tıklım tıklım doluydu. Takımımız maça istediği gibi başlasa da yapılan basit hatalar ve kaçan boş şutlar sonucunda da bu maçtan da mağlup ayrıldık. Takım kendine güvenmiyor, savunmamız Top 16 için yetersiz ve koçun istediklerini sahaya yansıtamıyorduk. Deplasmandaki Nizhny galibiyeti sonrası evimizde Olympiakos’u ağırladık. Maçın senaryosu CSKA maçıyla aynıydı. Gene basit hatalar gene kaçan boş şutlar ve gene hüsran. Taraftarın aklından acaba yine mi Top 16’da eleneceğiz vardı.
Top 16 maçlarıyla beraber Bjelica ve Goudelock’ın performanslarında gözle görülür bir gelişme oldu. Bjelica her maçta double double yapıyor, Goudelock ise artık sadece bir hücum oyuncusu değil takıma savunma ve ribaundlarda da yardım ediyordu. Zisis’in takım katılmasıyla benche çekilen Hickman koça küsmedi, aksine daha çok çalıştı, istatistiklerinde bir değişiklik olmasa da daha verimli oynamaya başladı.
EA Milano, Malaga ve Laboral maçlarından sonra hedef maçlarımız başlıyordu. İlk hedef ligte farkla mağlup olduğumuz Anadolu Efes’ti. Maça Anadolu Efes’in istediği gibi yavaş başladık ancak oyunun kontrolünü de elimizde tutuyorduk. 4. çeyreğin başında Anadolu Efes oyunun kontrolünü eline aldı ve maçın son 2 dakikasına kadar elinde tuttu. Zaten ne olduysa bundan sonra oldu. Son 2 dakikada takım savunması devreye girdi ve Goudelock neden Avrupa’nın en iyi skoreri olduğunu gösterdi. Zor pozisyonlarda bulduğu basketlerle maçı kazanmamızı sağladı. Şimdi geriye CSKA ve Olympiakos maçları kalmıştı. Bu maçları sadece kazanmak önemli değil, ikili averajları lehimize çevirecek farkları atmamız gerekiyordu.
Takımın güveni kendine geliyor ve takım oyunu oynayarak koçun istediklerini sahaya yansıtmaya başlıyorduk.
İkinci hedef maçımızda Avrupa maçlarında kendi evinde yenilmeyen CSKA ile karşılaştık. Maça 10-0 ile başladık ancak ilk çeyreğin sonuna doğru Rus ekibi oyuna dengeyi getirdi. Oyunumuzun tıkandığı bölümlerde takımımızın neler yapacağı merak konusuydu. Ancak Bjelica’nın oyuna ağırlığını koyması ve topu çok iyi paylaşmamız bu bölümlerde de oyunun üstünlüğünü bizde tuttu. Maçın son bölümlerini daha iyi oynadık ve maçı kazandık. Sadece maçı kazanmıyor CSKA’ya yeterli farkı atarak ikili averajda avantajı lehimize çeviriyorduk.
3 hedef maçın ikisinde istediğimiz sonucu almıştık. Şimdi sıra kendi evinde ligte dahi mağlup olmamış Olympiakos vardı. Olympiakos deplasmanları her takım için zor olmuştur, bizim içinde zor olacaktı. Maça iyi başlayan takımımız Spanoulis üzerindeki savunmamızla Olympiakos’u az da olsa durdurmuştu. Takım oyunundan bir dakika olsun ödün vermeyen takımımız Goudelock ve Bjelica’nın fark yaratan oyunuyla Olympiakos’u yenmekle kalmayıp CSKA maçında olduğu gibi avantajlı skoru elde ederek ikili averajda da öne geçmişti.
Takımımız Euroleague tarihinde bir sezonda CSKA, Barcelona ve Olympiakos’u deplasmanda yenen tek takımdı. Üst üste 9 maçımızı kazanmış ve son 9 deplasman maçını kazanarak Euroleague rekoru kırmıştı.
Takımımız son 8’e kalmayı garantiledi. Şimdiki hedef grubu ilk 2 içinde bitirerek ev sahibi avantajını elinde bulundurmak.
Olympiakos maçından sonraki EA Milano ve Malaga maçlarını kazandık ancak Malaga maçını tamamlayamayan Hickman’dan kötü haber geldi ve sezonu kapattığı açıklandı. Bu dakikadan sonra Emir, Zisis ve özellikle Kenan’a büyük iş düşecek. Kenan’ın beklenen patlamayı artık yapması gerekiyor. Takımda herkes 2 kişilik oynamak zorunda.
Son 8 maçlarında ne olur bilinmez ancak takımınızda Obradovic gibi bir koç varsa her zaman 1 değil 2 adım öndesinizdir…
Oğulcan Demiratan
1907 ÜNİFEB Eskişehir Osmangazi Üniversitesi