20 Aralık günü arkadaşlar ile beraber muhabbet ederken 1 hafta sonra Mersin’de Kadınlar Türkiye Kupası 8’li final maçlarının olacağını öğreniyoruz. Malum şartlar içinde bu gerçekten de iyi bir fırsat oluyor bizler için. Finalde ise Galatasaray ile karşılaşacak olma ihtimalinin çok yüksek olması daha da fazla heyecanlandırıyor bizleri. Ertesi sabah kalktığımızda biletlerin satışa çıktığını görüyoruz ve hemen aramızda telefon trafiği başladı. Fazla bir süre geçmeden fikstürü inceledikten sonra final maçının Fenerbahçe ve Galatasaray arasında oynanacağını düşünerek biletlerimizi internet üzerinden satın aldık. Perşembe günü Galatasaray yarı finalde elenmesi bizde büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Çoğu arkadaşımız hem Galatasaray elendiği için hem de başka aksiliklerden dolayı gelemeyeceğini bizlere bildirdi ancak biz bu işi kafaya koymuştuk 2 kişi bile olsak gidecektik. Ne yapabiliriz diye konuşurken tren ile gitme kararı aldık.
Belki de hepimiz ilk defa bir bayan basketbol maçı için trenle 10 saatlik bir deplasman yolculuğu yapacaktık bu bizde ayrı bir heyecan oluşturuyordu. Cumartesi sabahı saat 6.30’da buluşup tren garına doğru harekete geçtik. Biletlerimizi alıp yerlerimize oturduk. 10 saatlik yolculuğun ardından 18.30’da Adana tren garına yaklaşırken gözlerimiz dışarda Çukurova Üniversitesi’nden kardeşlerimizi arıyordu. Burak kardeşim dışarda bize atkı sallıyordu. Trenden inip hemen İlke Can ve Burak kardeşimizin yanına gittik. Hayatımızda ilk defa birbirimizi görüyorduk ama müthiş bir samimiyetle hemen sarıldık ve muhabbete başladık. “4 yıllık değil 40 yıllık dostluklara“ cümlesinin sadece bir slogan olmadığının gösteren örneklerden biriydi belki de bu an. İlke Can ve Burak ile beraber hemen maç izledikleri mekana geçerek Fenerbahçe-Mersin İdmanyurdu maçını izlemeye başladık. Sezonun en iyi oyunlarından biriyle galip geldikten sonra keyifler iyice yerine geldi. Maç bittikten sonra İlke Can, ”Buraya kadar geldiniz kebap yemezseniz olmaz” dedi. Açıkçası bizde çok acıkmıştık ve hemen yola koyulduk. Çukurova Üniversitesi’ndeki arkadaşlar ile beraber muazzam bir kebap sofrasına oturduk. Bu sofra için ayrıca teşekkür ederiz. Daha sonra İlke Can kardeşimizin evine gittik 2 saatlik koyu bir muhabbetin ardından yatma planları yapıldı ve yorucu günün ardından güzel bir uyku çektik.
Pazar sabahı güzel bir kahvaltının ardından yaklaşık 40 kişilik bir ekiple Mersin’e yolculuk başladı. Oldukça eğlenceli ve coşkulu bir deplasman otobüsü ile Servet Tazegül Spor Salonu’na ulaştık . İnternet üzerinden aldığımız biletleri salon gişesinden teslim aldıktan sonra salona giriş yaptık. Coşkulu bir tribünle beraber bayan basketbol takımımız Kadınlar Türkiye Kupası’nı kazanıyordu. 1907 ÜNİFEB Çağ Üniversitesi’nden arkadaşlarla maçtan sonra buluşarak yaklaşık 50 kişilik bir ekiple tantuni yemek için yola koyulduk. Mersin’e gelmişiz tantuni yemesek olmaz sonuçta. Yemeğimizi yedikten sonra Çağ Üniversitesi’ndeki arkadaşlar ile vedalaşıp Adana’ya doğru harekete geçtik. Adana’da abartmadan söylüyorum dünyanın en güzel öğrenci evi olan İbrahim ve Zeki’nin evine geçtik. Burada Adana’ya has lezzetlerden olan Şırdan ve Mumbarın tadına baktık. Ardından çaylarımızı içerken koyu bir muhabbetin ardından zaman geçiyordu. Sabah 7.40 treni ile Elazığ’a dönecektik.
Geçirdiğimiz 2 gün boyunca hem Mersin’de hem Adana’da çok güzel insanlar tanıdık, yeni kardeşler edindik. 1907 ÜNİFEB Fırat Üniversitesi olarak herkese çok teşekkür ederiz. Bizi 2 gün boyunca evinde ağırlayan İlke Can Tabak kardeşime, neşesi ve enerjisiyle bu hikayenin kahramanlarından olan Burak Güleç kardeşime, samimiyeti ve adamlığıyla Mert Balsoy’a ve buraya ismini yazamadığım bizlere iyi ki 1907 ÜNİFEB’liyiz dedirten herkese çok çok teşekkür ederiz. 2. dönem hepinizi Elazığ’a bekliyoruz. Tekrar görüşmek üzere.
Mustafa Enes BALCI
1907 ÜNİFEB Fırat Üniversitesi