3 Temmuz’dan bu yana neler neler gördü bu takım, bu taraftar.. Aslında bir bakıma hani hep söylüyoruz ya ” Siz hepiniz, biz tekiz. ” bir kere daha gördük ki, bunu boş yere söylemiyor Fenerbahçeliler. Sayısız oynatılan hafta içi maçları, saraçoğlunda alınan 3 maç seyircisiz ceza, her önemli maç öncesi, TFF’den gelen haberler, spor haberlerinde çıkan asılsız iddaalar.. Kendini bilmez insanların, Fenerbahçeye leke sürme çabaları, objektiflikten uzak gazetecilik duruşları.. ve daha niceleri.. Hep sağduyulu davrandı Fenerbahçe taraftarı, hep dik durduk. Yapılan saldırılara karşı, uğradığımız haksızlıklara karşı hep dimdik durduk klübümüzün arkasında. Taraftara yapılan onca harekete rağmen.. Önce 5 gün 5 eylem dedik. Daha sonra topuk yaylası, yürüyüşler.. Hepsini yaptık taraftar olarak. Bir camia ne kadar kenetlenebilirse, ne kadar sahip çıkabilirse, o kadarını yaptık, belki de daha fazlasını. Bu süreç bitene kadar da, devam edeceğimizden hiç kuşkusu olmasın kimsenin. Boşuna yazılmadı ” Taraftar her zaman arkanda duracak” bestesi.. Boşuna bağırmıyoruz ses tellerimiz zedeleninceye kadar ”Fenerle kimse başa çıkama” diye..
Taraftar bunları yaparken, sporcularımız da ellerinden geleni yaptı elbet. Bayan voleybolcularımızın final four başarısı, bayan basketbolcularımızın namağlup avrupada ilerleyişi, geçtiğimiz senelere oranla erkek basketbol ve futbol takımlarımızın kadrosu daha zayıf da olsa, ellerinden geleni yaptılar illa ki.. Ancak ters giden birşeyler var bu 2 branşta, herkes görüyor tabi. Basketbolda ardarda gelen başarısız sonuçlar, futbolda dış sahada alınan mağlubiyetler.. Hepimizi üzüyor evet.. Geçen sene Final Four’u kıl payı kaçıran o takım, futbolda 18 de 17 yapan o takımı, arıyoruz illa ki.. Tüm Fenerbahçe düşmanlarına inat şampiyonluğu alan, bize karşı sözüm ona ” ASLAN ” kesilen, ama rakiplerimize karşı santradan gol yiyen 17 takım ile mücadele verip, parçalaya parçalaya sahada futbol oynayan, o takımı, o ruhu kim izlemek istemez ki? Sivas’taki o soyunma odasında ki görüntüleri bugün hangimiz izlediğimizde tüyleri diken diken olmuyor? Aykut Kocaman’ı o zamana kadar kaç kişi öyle gülerken, eğlenirken gördü? Bu sene veya gelecek seneler farketmez, yine yaşayacağız o sevinci ama, Sivas maçı itibariyle yaşananlar belki 100 sene belki de daha fazla hiç unutulmayacaktır eminim.
Futbolda inanılmaz kötü bi deplasman karnesine sahibiz, hepimiz hemfikirizdir herhalde bu konuda. Ancak unutulmaması gereken şeyler var.. Her maç öncesi, alınan saçma sapan bilgiler. Yok iddianame açıklandı 19 maç şike var, yok şampiyonluklarını alacaz ellerinden, yok efendim küme düşürecez, amatöre gidecekler.. Yanlış saymadıysam bu takım 16 maçını hafta içi oynamış ve taraftardan aldığı destek, hafta içi olması nedeniyle azalmış. Bu göreceli bi olaydır tabi. Hafta içi olmasından şikayet edilmesi bir bahanedir kimine göre ama bence bi etken bu olay. Çalışanlar var, öğrenciler var.. Kimi zaman 10 günde 4 maç yapmış bir takım bu. Zaten sezon başındaki olaylar nedeniyle kadro sıkıntısı çeken Fenerbahçemiz, bir de bu şekilde olaylarla ayrıca yıpratılmıştır. Mesela Gökhan Gönül kaç maç sakat sakat maçlara çıktı hepimiz gördük. Kiminde maçları bile tamamlayamadı. Kaldı ki, birçok maçımızdan önce şike olayları dolayısıyla sürekli kötü haberler aldı bu oyuncular. Moral bozukluğu, uykusuzluk.. Bu kadar olay sonrası, sürekli yapılan yalan yanlış haberler sonrası, Fenerbahçemiz’e atılan çamurlar sonrası illa ki moraller bozuldu. Düşünsenize bir aile şirketinde çalışıyorsunuz ve o iş yeriyle ilgili vergi kaçakçılığından bir soruşturma başlıyor, müdürünüz amcanınız veya babanız, ve onu içeri alıyorlar. Bu suçu işlemediğine eminsiniz, ama gelen haberler hep olumsuz. Nereye kadar dayanabilirsiniz ki? Bence bardağı taşıran son damla, Aziz Yıldırım’ın tahliyesinin gelmemesi oldu. Kendimizi onların yerine koyalım biraz.. Muhtemelen bütün gece onlar da bizim gibi tahliye bekledi. Bazı tahliyeler sonrasında ne kadar heyecanlandık hepimiz, çıkıyor Aziz Başkan dedik. Ama sonuç hayal kırıklığı.. Eminim o sonuç sonrası, Volkan’ın gözleri dolmuştur. Belkide Emre, Gökhan, Alex ve diğerleri üzüntüden uyuyamamışlardır. Hele Aykut Hoca.. Yıkık moralle karşısına gelen o takımı, nasıl maça hazırlayacağını, bu olayları düşünmeden o maça odaklanmalarını nasıl sağlayacağını düşünmemişmidir yatağında sizce? Belki de hiç uyuyamamıştır bu yüzden.. Kısacası, o kadar zor bi süreçten geçiyoruz ki bu süreçte o takımı yönetmeyi de, o sahada futbol oynamayıda aramızdan kaç kişi gerçekleştirebilirdi merak ediyorum. Eleştirilerimizi yaparken, karşımızdaki oyuncularında birer insan olduğunu, onların da duygularının olduğunu, çoğunun sizin gibi benim gibi Fenerbahçe’ye bağlı olduğunu unutmamalıyız bence.. Varsın bu sene, 3 sene, 10 sene şampiyon olamayalım.. Hatta küme düşürülelim.. Kaç kişinin umrunda olacak ki bunlar? Muhakkak çatlak sesler çıkacaktır, ancak benim gibi bunları umursamayacak, her şekilde armanın peşinde koşacak çok kişi olduğuna eminim.. Yeter ki, bu birlik ve beraberliğimiz, sürsün ve Fenerbahçemiz’in bu durumundan çıkar sağlayan, zevk alan o kişilere karşı bu mücadelemizi sürdürelim.. Hani hep diyoruz ya..
” Sen sokakta oyna Fenerim, biz kaldırımları tribün yaparız ”
Ali Uğurluer – Mustafa Kemal Üniversitesi
1907 ÜNİFEB – Üniversiteli Fenerbahçeliler Birliği