Yazıya başladığım zaman Fenerbahçe-Galatasaray Cumhurbaşkanlığı Kupası maçının 3. çeyreğinin ortalarıydı. Kötü bir görüntü ile maçı kaybetmeye doğru giden bir takımımız var. Sanırım yukarıdan ilahi bir el dokunmazsa kaybedeceğiz. Önce pozitif bir şekilde yazın verilen arayı takımımız nasıl geçirmiş, rakiplerimiz nasıl geçirmiş bakalım…
Takımımızı geçen sene birçok maçta sırtlayan Amerikalı skorer Cappie Pondexter Rusya’ya transfer oldu. Geçen sene bize şampiyonluğu getiren en önemli etken olarak düşündüğüm oyuncu Ebony Hoffman ve diğer bir yabancımız Svetlana Volnaya takımdan ayrıldı. Volnaya kaldığı sürede çok da fazla iz bırakamamıştı. Yerli kadromuzu ise koruduk. Kadromuza bu sezon yabancı olarak eski oyuncularımızdan Nicole Powell, Fransız Milli Emilie Gomis ve son olarak Matee Avajon’u transfer ettik. Ayrıca yerli olarak kadroya “Türkleştirilen” Kristen Newlin(Nevin) dâhil edildi. (Bu arada maçı 55-71 kaybettik). Ama sezon öncesi takımımızın en önemli isimlerinden, Birsel Vardarlı’yı kaybettik. Sezon öncesi ameliyat geçiren Birsel’in ameliyat sonrası bir kez daha sakatlanması bu sezon takımımızın planlarını alt üst etmiş durumda olduğunu düşünebiliriz. Ciddi bir guard eksikliği yaşayabiliriz, başta Avrupa Ligi olmak üzere önemli maçlarda. Birsel’in döndüğünde ne kadar katkı vereceği ise önemli bir soru işareti. Transfer politikamıza gelince, daha geçen seneye kadar WNBA liginin MVP’sini kadrosunda barındıran, bu sezonki MVP’sinin kapısından dönen, Avrupalı Bosman transferinde Frohlich gibi oyuncuyu getiren takımımızın transfer dönemi bence o kadar parlak değildi.
Rakiplerimize gelince en ciddi iki rakibimiz kadrolarını çok güçlendirdiler. Özellikle Galatasaray geçen sene kullandığı çekirdek kadrosunun üzerinde Petra Ulhelji-Marina Kress değişikliği yaparken, Seimone Augustus, Taj Mc Franklin-Williams, Tuğba Palazoğlu, Bahar Çağlar, Kübra Siyahdemir, Korel Engin ve Yasemin Horasan’ı kadroya dâhil etti. Eldeki kadrolarını iyice genişlettiler. Beşiktaş Cola Turka’ya gelince Shay Doron, Alexis Hornbuckle, Laura Harper, Milica Dabovic, Naile İvegin, Müjde Yüksel, Melek Bilge, Seda Tekindağ ve Tuğba Taşçı’yı kadrosuna katarak büyük bir revizyon yaptılar. Ayrıca kadrolarında yer alan eski oyuncumuz Korona Zanze de bu sene yerli statüsünde mücadele edecek. Beşiktaş CT bu sene iki takımı da özellikle kendi sahasında mağlup etmeye çalışacaktır. Ama sezon içerisinde deplasmanlarda istikrarsız sonuç almaları kaçınılmaz.
Bu üç takım arasındaki sezon içindeki kaderlerini kendi aralarındaki maçların yanı sıra, ligde diğer takımlara karşı yaşayabilecekleri mağlubiyetler çizecektir. Kadrolara bakınca nüans farkıyla Galatasaray önde gözükmekte. Ama sağlam bir Birsel, Nicole Powell ve almamız gereken sert uzun mücadeleci bir yabancıyla(2005-2006 Andrea Gardner, 2007-2008 Ebony Hoffman’ın katkıları gibi katkı yapabilecek) ligin en önemli favorisi oluruz.
Bunların dışında son zamanlarda gözlemlediğim ufak tefek ama ciddi bir ayrıntıyı paylaşmak isterim. Geçtiğimiz sezonlardan bu yana, kendinden daha güçsüz takımlara karşı tamamen oyuncu kalitesi farkıyla maç kazanan takımımızın kendisine karşı sert olan, mücadele eden takımlara karşı hemen pes etmesi tuhaf. Geçen sezon final serisi ikinci maçın ilk yarısında tamamen kaybetmeyi kabullenmiş halde oynamaları, benim uzun süre sonra ilk defa duyduğum “Yenilsen bile maçın sonunda, sırılsıklam olsun bu forma” tezahüratı birçok şeyi anlatıyor takımımızla ilgili. Basketbolda çok tartışılan hücum basketbolu mu savunma basketbolu mu sorusunun cevabı ise “mücadele eden kazanacaktır”. Eğer takımımızda örneğin Nevriye’nin yanlış bir hareketle kaybettiği topa Esmeral atlayabildiğinde çok şey değişecektir. Oyuncularımızın hücumda ve savunmada kendileri için değil, çubuklu forma için, birbirleri için oynadıklarında çok şey değişecektir. Oyuncularımızın silkinip kendilerine geleceklerinden şüphem yok ama camiamız içindeki hırs kaybını kim düzeltecek? Bu bence ciddi sorunlarımızdan biri. Biz tek yürek olmalıyız önce. Memnuniyetsiz, bir o kadar mutsuz bir kulübe dönüştük.
Cumhurbaşkanlığı Kupası’na gelince, dersimizi iyi öğrenmemiz gerek. İki cam kırığına bağlanırsa bu mağlubiyet, bu maç gibi daha alacağımız çok ders var demektir.
Fatih Dilber
1907 ÜNİFEB – Üniversiteli Fenerbahçeliler Birliği