Tarih 14 Nisan 2014. Günlerden Pazartesi. O gün Türk Futbolunu yönettiğini sananlar için yeni, cebindeki son kuruş ile deplasmana giden, gittiği deplasmanda bazen aç kalan, iliklerine kadar hissettiği soğukta bilet almak için bekleyen, gönül verdiği renklere, âşık olduğu armaya, sevdasını ne koşulda olursa olsun haykırmaya çalışan taraftarlar için ise kara bir sayfa açıldı o gün.
Sözde sporda şiddeti önlemek için getirilen, e-bilet ve passolig adı altında rantın en büyüğünün sağlandığı, sözde kulüplere ek gelir sağlandığı söylenerek sağlayacakları rantın üstünü örtmeye çalıştıkları ama aslında passoligi biraz araştırdığımızda işlerin hiçte öyle olmadığı görülmektedir. Birkaç kişinin cebini doldurmak için getirilen, taraftarı taraftar olmaktan çıkarıp müşteri sıfatına sokan bu sistem ne yazık ki biz taraftarların en büyük tutkularımızdan biri olan futbolu, tribünlerden desteklememize engel olmaktadır. Direnişin simgesi, Yıkılmayan Son Kale olarak adlandırdığımız kulübümüzü yönetenlerde ne yazık ki bu sisteme sonunda dahil oldu. Her ne kadar kulübümüz yöneticileri passoligin sadece e-bilet tarafını kabul etmiş olsalar da passoligin ne amaçla getirildiğini bildiğimiz için bunu kabul etmemiz tabi ki de mümkün değil.
Her gittiğimiz maçtan bir hatıra olarak sakladığımız kâğıt biletlerin bizlerdeki anısını hatırasını, ceplerini doldurmak için e-bileti, passoligi getirenlerin anlaması tabi ki de mümkün değil. Gecemizi gündüzümüze katarak yaptığımız koreografileri, pankartları asamayacağız, sevdamızı nasıl daha güzel haykırırız diye yaptığımız, bazen sevinçten, bazen üzüntüden, gözlerimizden akan yaşlarla söylediğimiz besteleri haykıramayacağız artık Okul Açık’ta. Ama bizlere bunları reva görenler unutmamalıdır ki bizim için futbol biter, basketbol başlar, basketbol biter, voleybol başlar. Gerekirse kaldırımda destekleriz ama sevdamıza kimse engel olamaz.
Burak DEĞİRMENCİOĞLU
1907 ÜNİFEB Sakarya Üniversitesi