Ülkemizin popüler sporu futbol. Hatta futbol çoğu insanın hayatına en büyük anlam katan değer. Hele ki Fenerbahçe gibi bir takımın taraftarıysanız. Derbi maçlarının öncesi ve maç sonu uykusuz geçen geceler, ya sevinçten ya da üzüntüden. Hatta Avrupa kupalarında ki mücadelelerimizde yaşadığımız anlardan bahsetmek fazlasıyla sor. Tarifi güç bir duygu. Maç saati gelmek bilmiyordu sanki. Kısacası Fenerbahçe Spor Kulübü demek futbol takımı demekti, diğer branşlara haksızlık yapılırcasına. Diğer branşların karşılaşmaları takip edilmez, galibiyetler kulakardı edilir, başarılar heyecanlandırmazdı. Ama… Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımı! Bu sene gösterdiği mücadele ve hırsıyla öyle maçlar oynadı ki başarılar da beraberinde geldi. Biz de bu kulüp için bu renkler, bu arma için savaşırız dedi adeta. Bu başarıları desteklememek, zaferlere heyecanlanmamak emeği geçen oyunculara ve çalışanlara haksızlık değil mi? Fakat takım öyle zaferlere, öyle ilklere imza attı ki; taraftarın ilgi duymasını bırakın, herkesi coşturdu! Artık basketbol kurallarını bilmeyen 7’den 70’e herkes takımın maçlarını izliyor,deliler gibi seviniyordu. Fenerbahçe Ülker basketbol dersi veriyordu resmen. Türk milleti basketbol öğreniyordu. Bu takıma aşık bir taraftar olarak, bu takım için her şeyi yapan ve yapacak olan bir taraftar olarak çok gururluyum.
Tabii.. Gelelim bu heyecanları yaşatan,bu zaferlerin baş mimarına. Zeljko Obradovic!!!
Takımın başında öyle bir insan var ki,nasıl tarif edersek edelim sanki Obradovic’i anlatmaya yeterli değilmiş gibi geliyor bana. Mükemmel bir insan. Başarılarla, rekorlarla dolu müthiş bir kariyer. Onu bize getirenlere ne kadar dua etsek az. Panathinaikos’dan ayrılırken taraftarının haklı üzüntüsünü de anlamak zor değil. Yunanistan’da oynadığımız Panathinaikos-Fenerbahçe Ülker maçında açtıkları pankart da bunu anlatıyor zaten, “Kral geri döndü”. İşte böyle bir koç Zeljko Obradovic. Onun hakkında kitaplar yazsanız bile söyleyeceklerinize yetmez. Takıma geldiği gün çok sevinmiştim. Avrupa’nın en iyi koçu bizdeydi artık. Başarının kokusu da beraberinde yayılmaya başladı. Obradovic takıma; Zoric, Bjelica, Goudelock, Hickman, Bogdanovic, Vesely, Semih gibi isimleri kazandırarak şimpiyonluğa giden kadroyu kurmuş oldu. Çizdiği oyunlarla,kenardan desteğiyle kritik maçlar aldırdı takıma. Yenilmez denen takımları yendi,hem de kendi evlerinde. 4 farklı takımla 8 Euroleague şampiyonluğu kazandı Obradovic. Ve şimdi bizim koçumuz. Belki de sırada biz varız şimdi. Final Four mucize değildi ki öyle de oldu. “Takım Final Four’a kaldı,fazlasını beklemek lazım. Bu başarı da yeter.” şeklinde sözler duydum. Evet bu başarı büyük bir başarı. 14 yıl aradan sonra Final Four’a kaldık. Fakat neden şampiyonluk olmasın? Obradovic’in oyun zekası ve yürekten oynayan bu takımla şampiyonluk uzak değil. Ben inanıyorum ki bu takım İstanbul’a şampiyon olarak dönecek.
İnandık size bu sene, görmek isteriz şampiyonluklar içinde!
Yusuf Eren Dündar
1907 ÜNİFEB Nişantaşı Üniversitesi