1907 ÜNİFEB’in klasikleşmiş organizasyonuyla, Ata’mızın yeniden huzuruna çıktık. Bu sene de O’nu anlamak, O’na saygı duymak ve yaşatmak adına devam ettirdiğimiz bu geleneği Fenerbahçe ile bütünleştirdik. Yaptığımız bu organizasyon Atatürk’ü ilelebet yaşatmak ve O’nu Fenerbahçe ile anlamak demekti.
Herkesin küçük bir şeyler olsa da fedakarlık gösterip geldiği organizasyonda herkes için iki temel düşünce vardı. Biri Atatürk diğeri ise Fenerbahçe sevgisi… Bu iki temel düşünceyi bir arada yaşayan çocuklar olarak kendimizi şanslı sayabiliriz bir bakıma. Dünya’da kaç kişiye nasip olur bilinmez ama bu iki temel kavramı yaşamak kadar eşsiz bir tutku hiçbir şeyin yerini tutamaz. İşte o yüzden bu düşüncelerimizi aynı anda yaşamak için yapılan eşsiz organizasyondur 10 Kasım…
Her 10 Kasım’da olduğu gibi biz ‘’sarı polarlı çocuklar’’ yine oradaydık. Belki de birbirini tanımayan binlerce 1907 ÜNİFEB üyesinin tek amacı Atatürk ve Fenerbahçe sevgisini bir araya getirmekti. Türkiye’nin dört bir yanından gelen üyeler ‘’kardeşlik’’ kavramını, birbirini tanımasa bile aynı duygular için çarpan bir gerçek olduğunu anladı. Bütün 1907 ÜNİFEB’liler hava ne kadar soğuk olursa olsun yine toplanmıştık bir 10 Kasım sabahı. Havanın soğuğunu unutmak için yeri geldi Kızılcahamam’da beste söyleyerek ısındık, yeri geldi ertesi gün oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray maçını düşünerek ısındık ve yeri geldi Atatürk sevdasıyla aydınlandık o sabah.
Binlerce ‘’sarı polarlı çocuk’’ sabahın ilk ışıklarıyla beraber Turgut Reis Caddesinde toplandık. Camlarda ve pencerelerde bizleri görenler alkış tutarak ve bayrak sallayarak bizlere desteklerini gösteriyorlardı. Nitekim artık o hüzün, acı ve özlem dolu o bir dakika gelip çatmıştı. Saatler 09.05’i gösterdiğinde sessizliğe gömüldük İller Sokak’ da bütün Türkiye ile beraber. Tribünlerde her zaman gürleyen 1907 ÜNİFEB Ata’mız için susmuştu o bir dakika. Sonrasında okunan İstiklal Marşı’nı söyledik hep bir ağızdan.
Bayrakları buruk bir şekilde dalgalanıyordu. İnsanlar bayraklarını sallarken aynı zamanda bu kadar kalabalık gelen biz 1907 ÜNİFEB’lileri hayretler içinde izliyorlardı. Buna Anıtkabir’e gelen Beşiktaşlısından Galatasaraylısına bir çok farklı takımı tutan insanlar da dahildi. Şaşkınlığını gizlemek istemeyen ve gururunu bizimle paylaşmak isteyen biri yanımıza gelip, ‘’Bir Beşiktaşlı olarak sizlerle gurur duyuyorum’’ dediğinde o zaman diğer kulüplerden farkımızı anlamıştım. Biz; ‘’ Atatürk’ün izinden giden Fenerbahçelilerdik. ‘’