Zordur Fenerbahçe taraftarı olmak. Hele bizim gibi, çoğu 80’li senelerin ilk yarısında doğan, 80 sonrası dönemde Fenerbahçe’nin kötü günleriyle büyüyen, ezeli rakibinin yurtiçi ve yurtdışında başarılara imza attığı sıralarda, kulübündeki kaos ortamını birebir soluyan, 20-30 yaş arası Fenerbahçeliler için daha bir zordur. Zor olduğu kadar da bir o kadar onurludur Fenerbahçeli olmak.
Fenerbahçe, tarihi boyunca 7 seneden fazla şampiyonluk hasreti çekmemiştir. İşte bu nedenledir ki, Fenerbahçe taraftarı başarısızlığa çok fazla alışkın değildir. Bilhassa 1980 sonrasında başarısızlık ile geçirilen her sezonda huzursuzluklar had safhaya çıkmış, had safhaya çıkan huzursuzluklar da başarının gelmesini engellemiştir. Yumurta – tavuk olayında görüldüğü gibi, birbirini tetikleyen bu iki etken, bir paradoks misali, yıllarca Fenerbahçe’nin başına bir bela gibi çökmüştür.
Fenerbahçe taraftarı teknik direktörünü beğenmez, futbolcusunu hor görür, başkanına güvenmez olmuştur. Bütün bunlar başarı kavramı için gerekli olan, İSTİKRAR’I imkansız kılmıştır. Uzun süre boyunca Fenerbahçe taraftarı senelik, geçici başarılar ile yetinmek zorunda kalmıştır. Çünkü Türkiye’nin en büyük camiası olmanın getirdikleri kadar götürdükleri de olmuştur. Sevinci ve mutluluğu nasıl büyük coşkuyla yaşanıyorsa, başarısızlığı ve üzüntüsü de bir o kadar kötü oluyordu.
Fenerbahçe taraftarının senelik başarılarla yetindiği, istikrar kavramından çok uzakta kaldığı, camia içi çekişmelerin üst düzeye çıktığı, kaosun hakim olduğu, grupçuluğun tavan yaptığı bir ortamda, bir başkan çıktı ve sadece “bir” oy farkı ile başkan seçildi. O gün belki de çoğu insanın henüz daha yeni tanıdığı Fenerbahçe başkanı, çoğu Fenerbahçelinin yıllardır hasret kaldığı şeylere kavuşmasını sağlayacaktı.
İlk seneler istikrarsızlık açısından daha önceki dönemlere benziyordu esasında. İkinciliği başarısızlık kabul eden Fenerbahçe’de, yine sürekli teknik direktörler değişiyor, gruplar olağanüstü genel kurul çağrısı yapıyordu. Ama öte yandan yine Fenerbahçe’de hiç görülmemiş bir tesisleşme atağı başlıyordu. Kalıcı başarı için gerekli adımlar atılırken, sportif başarıdan ödün vermek durumunda kalıyordu Fenerbahçe. Böyle bir ortamda Fenerbahçe, kendisine çok uzak kalmış olan istikrarın önemini kavramayı başarıyordu. Önce yönetim, ardından teknik heyet ve de futbolcu kadrosunda istikrar yakalanmaya çalışıldı. Gelen şampiyonluk bunu daha da kolaylaştırdı. Ancak Fenerbahçe’nin yükselişinden hoşnut olmayanlar da vardı. Fenerbahçe bütçesini büyüttükçe sportif arenadaki rakipleri; televizyon, gazete ve dergi gibi yayın organlarıyla direk olarak taraftarlarıyla buluştuğu için, Fenerbahçe üzerinden haber yapamayan, tirajı azalan medya; Fenerbahçe’nin başarısından hiç hazzetmeyen, padişahlık sistemi ile yönetilen federasyonlar gibi…
Fenerbahçe her geçen gün daha büyük adımlar attı. Türkiye’deki rakipleri ile arayı açma yolunda ilerledi. Ama bunu yapmaya çalıştıkça bunu beceremeyenler tarafından da aşağıya çekilmek istendi. Fenerbahçe’ye karşı ittifaklar kurulmaya başlandı. Bugün gelinen son noktada ise elimizden kaçıp giden şampiyonluk, başkanımızın görevi bırakma kararıyla adeta rakiplerimizin ekmeğine yağ sürer gibi olmuştur.
1907 ÜNİFEB bünyesinde binlerce üniversiteli Fenerbahçeli’yi barındırmaktadır. Çok doğaldır ki, hepsi üniversite öğrencisi olan bir birlikte, Fenerbahçe menfaatleri uğrunda farklı düşünceler de olacaktır. Burada önemli olan nokta başkanımızın her konuşmasında belirttiği Fenerbahçe’nin menfaatleridir. Sayısı binler ile ölçülen bir birlikte tabi ki herkesin Aziz Yıldırım’ın her yaptığını doğru bulması, her hareketine doğru demesi, her politikasını doğru olarak nitelendirmesi beklenemez. Ancak bugün Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu konum itibariyle, Fenerbahçe menfaatleri için tek bir doğru vardır. O da Fenerbahçe’nin yakalamak için senelerce beklediği istikrarı koruyabilmesi.
Bugün Başkanımız Aziz Yıldırım’ın görevi bırakacak olması, Fenerbahçe’yi eski kaos günlerine götürmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır. Fenerbahçe’nin başarısızlığı için dua edenler, şu anda ellerini ovuşturmaya başladılar bile. Çünkü onlar da çok iyi biliyorlar ki, istikrarsızlık Fenerbahçe’yi yıllar yılı geriye götüren, kaşıdıkça kanayan bir yara olmuştur. Fenerbahçe düşmanlarının isteği, kurdukları ittifaklar ile Aziz Yıldırım’ı Fenerbahçe Başkanlığı’ndan vazgeçirmek ve Fenerbahçe camiasının istikrarlı büyük yürüyüşünü baltalamaktır.
Fenerbahçe camiası belki de Kurtuluş Savaşı günlerinden bugüne kadar hiç olmadığı bir şekilde birlik olmuş ve de kenetlenmiştir. Dışarıdan gelecek her türlü tehlikelere karşı da alarm durumuna geçmiştir. Kaçan bir şampiyonluğun bu birliği ve birlikteliği yıkmasına izin vermek demek, gelecekte onlarca şampiyonluğun kaçması demektir.
Bugün zor olanı başarıp, Fenerbahçe’de istikrarı ucundan da olsa yakalayabilmişizdir. Başkanımıza düşen bu birlik ve beraberlik etrafında kenetlenmiş camiayı böyle zor bir günde terk etmek yerine, onlardan alacağı destekle Fenerbahçe’nin göreceği güzel günlere yelken açmaktır.
Aziz Yıldırım Fenerbahçe’deki misyonunu daha tamamlamamıştır. Fenerbahçe genel kurulu, başkanımıza bu şanlı ve şerefli görevi 3 sene daha yerine getirmesi için yetki vermiştir. Daha üzerine Fenerbahçe Başkanı’nın imzasının konacağı çok önemli projeler bulunmaktadır. Başkanımız ve de yönetim kurulu tarafından yoğun çabalar sarf edilip, hayata geçirilmiş projeler bulunmaktadır. Bunları yaşatmak başkanımızın ve de yönetim kurulunun elindedir. Bunun da ötesinde her kulübe nasip olmayacak bir şekilde 100. yılımıza giriyoruz. Her Fenerbahçeli için tarifsiz bir gurura sebep olan bu 100 yıllık mazinin, 100. yılında böyle bir kaos ortamından çok, birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardır. Bu birlik ve beraberliğin de başkanımız Aziz Yıldırım ve mevcut yönetim kurulu üyeleri etrafında oluşturulması gerektiğine inancımız sonsuzdur.
Çok hassas bir dönemden geçiyoruz. Geçmişten çıkarılması gereken onca ders varken, bugün başkanlığı bırakıp gitmenin Fenerbahçe menfaatlerine çok büyük zarar vereceğine inanıyoruz. Sekiz senedir başkanımızın Fenerbahçe menfaatlerinden ötürü, aile yaşamından ve de iş hayatından ne gibi fedakarlıklarda bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Ancak bu şanlı görevi yarıda bırakıp gitmek, Fenerbahçe menfaatleri açısından olmaz.
Zamanı gelince tabi ki başkanımız da görevini bırakacak, bu görevi yerine layıkıyla yerine getirecek insanların önünü açacaktır. Zira sizin de belirttiğiniz gibi 25 milyonluk camiadan daha çok Aziz Yıldırım’lar çıkmalıdır. Ancak bu görev değişiminin zamanı daha gelmemiştir. Hele ki şu anda bırakıp gitmek Fenerbahçe’ye maalesef zarardan başka bir şey getirmeyecektir. Bu dönem de başkanlık görevinizi layığı ile yerine getirdikten sonra Fenerbahçe taraftarı size yakışacak şekilde veda etmesini bilecektir. Ama şu anda ne yeri ne de sırasıdır. Fenerbahçe düşmanlarının hazır kıta beklediği bir ortamda, bu görev, bu şekilde, kaçan bir golün mal olduğu şampiyonluk yüzünden bırakılmamalı. Fenerbahçe tarihine çok önemli katkılarda bulunmuş bir başkanın vedası böyle olmamalı.
Çünkü “Böyle Ayrılık Olmaz”…
Levin SUSAR
1907 ÜNİFEB – Üniversiteli Fenerbahçeliler Birliği