1907 ÜNİFEB

Değerini Bilmek Gerekir Aşk’ın

16 Ocak 2015 – … Tam 70 gün evvel yaşamıştık son mağlubiyeti Euroleague’de. 9 maç ediyor. Oynanan maç sayısı 12, galibiyet hanemizde ise 10 yazıyor. Bunun ne demek olduğunu, değerini daha iyi anlamak için altını biraz doldurmak istiyorum. Her şey kusursuza yakın, rüya gibi gidiyor. Teknik – taktik kısmına pek girmeden olayın biraz manevi yönüne değinmek istedim.

Fenerbahçe Ülker Final Four hedefiyle başladığı 2012-2013 sezonuna İtalya’da 6 sezona 15 kupa sığdıran, 2 kez bizim hedeflediğimiz noktayı görmüş Simone Pianigiani önderliğinde başlarken kadroya Avrupa’nın en ünlü oyuncularından bazıları dahil edildi. 3 kez Euroleague’de şampiyonluk yaşamış David Andersen, yine aynı başarıyı gösteren Mike Batiste, bunu 1 kez yaşamış Romain Sato, Siena’nın sayı makinesi Bo McCalebb, o dönem “geleceğin yıldızı” denilen İlkan Karaman takıma dahil edilen isimlerdendi. O sezon takımımızın Euroleague’de çıktığı maç sayısı 24 iken aldığı galibiyet sayısı 7’yi geçemedi. Top 16’da bu hanenin karşılığı sadece 2. Henüz 2 sezon önce bu sıralar Top 16’da 7 maçlık mağlubiyet serimizde 6. maçın hüznünü yaşıyorduk.

Gelelim 2013-2014’e… Obradovic’in ilk Türkiye sezonu. Türkiye Ligi Şampiyonluğu ve Türkiye Kupası zaferleri düşünülünce ilk yılda 2 kupa fena bir başlangıç sayılmaz elbette ama biz bizi ilgilendiren kısma bir göz atalım. Obradovic isminin hepimizi heyecanlandırdığı hatta hepimize “Bu sefer kesin Final Four oynarız” dedirttiği sezonda takımımız normal sezonu CSKA Moskova ve Barcelona’nın önünde lider bitirince hepimizin umutları tavan yapmıştı. Ancak ne yazık ki geçen sezon da Top 16’da 6 galibiyet ile veda ettik yine Euroleague’e. Yani Euroleague yeni formata geçtiğinden bu yana 2 Top 16 sezonunda kazandığımız maç sayısı 8 (28 maçta).

“Fenerbahçe Ülker üst üste 9. galibiyetini alarak Top 16’da 12. maçta 10. galibiyetine ulaşıyor.”

Yeni formattaki sezonların şampiyonların Top 16 performanslarına bakacak olursak; 2012-2013 şampiyonu Olympiakos 9 galibiyet, 5 mağlubiyet. 2013-2014 şampiyonu Maccabi 8 galibiyet, 6 mağlubiyet.

Elbette ki bu verilere bakıp “şampiyon olacağız” demek doğru olmaz. Benim vurgulamak istediğim nokta başka. Geldiğimiz noktayı, yükselen çıtay , “x takımını nasılsa yeneriz, maça gitmeye değmez” diyen taraftarların çokluğunu görünce bunları yazma gereği hissettim.

Üzülerek söylüyorum ki, ne CSKA Moskova deplasmanından alınan galibiyetten sonraki, ne de Olympiakos deplasmanından alınan galibiyetten sonraki maçlarda salon dolmadı.

Verdiğim örnekler çok uzak değil. 1 ve 2 sene öncesi yalnızca. Daha eskiye gidebilir dileyen. Bizim Top 8 yaptığımız tek bir sezon var ne yazık ki. Pianigiani’li Siena’ya geçildiğimiz 2007-2008 sezonu. Şimdi ise insanlar “nasılsa Top 8 garanti, Malaga maçına gitmeye ne hacet” düşüncesine kapılmış durumdalar.

Konuyu biraz da teknik kısmıyla ele alacak olursa , bir de “Final Four’dan aşağısı başarısızlıktır, Final Four olmazsa bu koçu göndersinler”ciler var. Takımımızın az önce de belirttiğim gibi maalesef Euroleague’de Top 16’nın daha ileri seviyesinde oynadığı maç sayısı yalnızca 2. Bahsettiğimiz Siena maçları , Final Four maç sayımız ise 0. Bu sözlerin sahibi olan insanların ellerindeki tek argüman olan bütçe konusunu incelerken bu işin sadece bütçeyle olmadığını göstermek için çok uzaklara gitmeye gerek yok. “O kadar para harcandı, Final Four’dan aşağısı katiyen olmaz.” diyenler geçen sezon Final Four’da 40 milyon bütçeli CSKA Moskova’yı, finalde ise 20 yıldır kupayı alamayan büyük bütçeli Real Madrid’i bütçeyle değil oturmuş sistem ve takım kimyasıyla yenen Maccabi’nin harcadığı paraya bir göz atsınlar. (İnternet hazır ellerinin altındayken Real Madrid’in son şampiyonluğunda takımın başında kimin olduğuna da bakabilirler.)

Konuyu fazla dağıtmadan, demem o ki bu takım o kimyayı yakalamış gözüküyor ve bir makine gibi işliyor(umarım bu makinenin bir parçası olan Hickman’ın sakatlığı bizi minimum düzeyde etkiler). Yukarıdaki acı örnekleri vermiş olmamın sebebi geldiğimiz noktayı görmemiz. Bu takım, her maçtan sonra daha çok teşekkürü hak eden bir şeyler yapmayı başarıyorken, Avrupa’nın devlerini bir bir dize getiriyorken bize düşen onlara hak ettikleri değeri verip hedefe giden yolda onlara yardımcı olmak. Ancak ne yazık ki Euroleague’de seyirci ortalaması bakımından geçen sezonki ortalamamızın altındayız. Sizce hak ettikleri değeri görüyorlar mı?

“Fenerbahçe Ülker üst üste 9. galibiyetini alarak Top 16’da 12. maçta 10. galibiyetine ulaşıyor.”

Yazıyı Coach Carter filmindeki bir replikle sonlandırmak istiyorum.

“En büyük korkumuz hala yetersiz olmamız değil , en büyük korkumuz sanılanın ötesinde güçlü olmamız. Bizi en çok korkutan karanlık değil , kendi ışığımız…”

Arda Durmaz
1907 ÜNİFEB Marmara Üniversitesi

Bizi Takip Edin

Aşağıdaki simgelere tıklayarak sosyal medya hesaplarımıza ulaşabilir, bizi takip edebilirsiniz.