Mirsad Türkcan…
Türk Basketbolu’nun ve Fenerbahçe Ülker’in efsane basketbolcusu. Basketbolumuzun bugünlere gelmesinde büyük katkısı olmuş, bir döneme damgasını vurmuş bir sporcu. Efes Pilsen’de başladığı basketbol kariyerinde birbirinden değerli birçok başarıya imza atmış bir basketbol emekçisi…
NBA’de forma giyen ilk Türk Basketbolcu ünvanı,
Euroleague’de 1000 ribaunda ulaşan ilk basketbolcu ünvanı,
Euroleague’de tüm zamanların en iyi ribaundcusu ünvanı,
19 yıllık basketbol kariyerinde kazandığı onlarca ödül, MVP ünvanları ve şampiyonluklar…
Bu saydıklarımızın tamamı Mirsad’ın nasıl bir kariyere sahip olduğunun bir göstergesi. Kariyerinin her döneminde başarıya ulaşmış, -ilkleri- yaşamış ve yaşatmış bir oyuncu. NBA’de oynayarak genç basketbolculara orasının bir hayal olmadığını, çalışarak başarılabileceğini ispatlamış, ribaund konusunda Avrupa’nın en iyisi olmayı başarmış ve tüm kıtaya adını duyurmuş, her gittiği takımda kazandığı şampiyonluklarla orada kalıcı izler bırakmış bir efsane…
Türkiye’ye geldiği ilk yıllarda Aydın Örs’ün de etkisiyle Fenerbahçe’ye sempati duyduğunu, ne kadar büyük bir kulüp olduğunu gördüğünü ve Fenerbahçe’yi sevip, desteklemeye başladığını söylemiş bir röportajında. Ve “Tutkum sarı-lacivert oldu” diye de eklemiş. 2006 yılının transfer döneminde kariyerinde en uzun süre formasını giyeceği Fenerbahçe’ye imzayı attı Mirsad. Kendi deyimiyle; taraftarı olduğu kulübü artık sportif anlamda temsil edebilecek ve kulübün başarısı için ter dökecekti.
Kulübün 100. yılında başlayan sezonda ortaya koyduğu mücadele ile kısa sürede taraftarla arasında çok özel bir bağ oluştu. Mirsad daha ilk sezonunda Fenerbahçe taraftarının göz bebeği, takımın dinamosu ve ateşleyici gücü olmayı başardı. Aralıksız tam 6 sezon geçireceği Fenerbahçe’de her sezon sahada en çok çalışan, en çok mücadele eden oyuncuların başında geldi. Yıllar geçtikçe ilerleyen yaşına takılıp “Daha ne kadar oynayabilir ki?” diyenlere; tam 1,5 yıl sakatlık yüzünden oynamadığı dönemde “Artık dönemez” diyenlere sahadaki performansıyla verdi cevabını. Yaşıyla ilgili yorum yapanlara sahada gençlerden daha çok koşarak, onlardan daha fazla mücadele ederek, “Artık dönemez” diyenlere ise; geçtiğimiz sezon sadece 5 maç oynayıp Euroleague Top 16’nın ribaund kralı olarak cevap verdi.
Fenerbahçe Ülker formasıyla çıktığı hiçbir maçta yılmadı. Takım farklı geriye bile düşse parkede mücadele etmekten, takım arkadaşlarını ateşlemekten vazgeçmedi. Çünkü Mirsad’ın kitabında yenilmekten öte mücadele etmeden kaybetmek yoktu, zorluklar karşısında boynunu eğip kaderine razı olmak yoktu. “Yenileceksen bile erkek gibi yenileceksin, mücadele etmedi dedirtmeyeceksin” diyordu. Ve tabiki sarı-lacivert tutkusu için bir başka oynuyordu. Formayı daha çok sahipleniyor, Fenerbahçe için birçok basketbolcunun maçta ayak dahi koyamadığı yere o kafasını koymaktan çekinmiyordu. Mirsad’ın kariyeri boyunca en fazla sakatlığı Fenerbahçe formasıyla yaşamasının nedeni de işte buydu. Her sezon aldığı darbelerden ya burnu kırılıyor, ya da kaşı açılıyordu.
Fenerbahçe taraftarı ile Mirsad arasındaki özel bağ işte buradan kaynaklanıyor. Çubukluyu hakkıyla taşıdığı, arma için savaştığı, takım için oynadığından Mirsad Türkcan tek ve özel. Taraftar Mirsad’ı izledikçe sahada aslında kendisini görüyor. Mirsad’ın da Sarı-Lacivert’e aşık milyonlardan biri olduğunu çok iyi biliyor.
Ve Mirsad, 16 Eylül’de Fenerbahçe Ülker Sports Arena’da oynanacak Fenerbahçe Ülker – CSKA Moskova maçıyla basketbol kariyerine nokta koyuyor. Şimdi görev sırası bizlere geldi. 6 sene boyunca bizim için, Fenerbahçe için, arma için sahada kanını dökmekten çekinmeyen, mücadelesini bir saniye olsun bırakmayan, formasını terinin son damlasına kadar ıslatan, takımına ve taraftarına gönülden bağlı Mirsad Türkcan’ı bu özel gecesinde yalnız bırakmamalıyız. Bizi kariyeri boyunca kazandığı başarılarla gururlandıran Mirsad’ı, 16 Eylül Pazar akşamı görkemli bir jübile ile gururlandırma zamanı…
Şimdi efsaneye “veda” değil “VEFA” zamanı…
Tolga Gümüş
1907 ÜNİFEB – Üniversiteli Fenerbahçeliler Birliği