Kupasız ve hatta final oynanmadan geçen başarısız bir sezonun ardından; beklentilerin bu kadar yüksek, yatırımın bir o kadar fazla olduğu basketbol şubesinde değişiklik olmaması mucize olurdu. Dilerseniz en baştan başlayalım; sezon başından.
Bütün takım sporlarında sezon başı kampı her şeyden önemlidir. Takım oyuncularının kaynaştığı,birliğin sağlandığı, kondisyonun kazanıldığı, taktiksel bütünlüğün sağlandığı zamandır sezon başı kampı. Burada tam kadro olmak çok önemlidir. Bizim geçtiğimiz seneki en önemli handikapımız buydu. Polonya’daki Avrupa Şampiyonası yüzünden takım tam kadro olamadı. Öte yandan yapılan isabetsiz transferler geçen dönem yaşanan fiyaskonun başlıca sebebiydi. Takımın üst düzey performansa ulaşması için sürekli zaman istendi. Sakatlıklar, oyuncuların birbirine alışması… gibi mazeretler üretildi. (Mazeret kelimesi ağır oldu diyeceksiniz belki; ama bu sene Avrupa’da kadrosu dağılmış, bütçesinde küçülmeye gitmiş, kimsenin başarılı olmasına ihtimal vermediği Olympiakos şampiyon oldu. Onlar hiç mazeret üretmedi.) 1 ay oldu, 2 ay oldu, 3 ay oldu… Takımın performansında olumlu anlamda değişiklik yok, takım oyunundan eser de yok. Asist ortalaması maç başına 8-9. Bütün maçları bireysel yeteneklerle kazanmaya çalışıyorduk. Böyle bir oyunla başarılı olmak neredeyse imkansızdı.Zaten öyle de oldu. Euroleague’de güç bela gruptan çıkabildik. Top 16 ‘da darmadağın olduk. Play-off’ta ilk turda elendik. Bu kadar büyük yatırımların yapıldığı bir şubede böyle bir başarısızlık kabul edilemezdi. Değişimler yaşanacaktı ve bu değişimler önce tepeden başlayacaktı.
Genel koordinatör Aydın Örs yerine Kemal Dinçer göreve getirildi. Neven Spahija’nın yerine Montepaschi Siena ile 6 sene arka arkaya şampiyon olan ve 2 kez takımını Final Four’a çıkartan antrenör Simone Pianigiani ile anlaşıldı. Ardından tam anlamıyla transfer yağmuru başladı. Romain Sato ve ikili oyunların uzmanı olan Mike Batiste Panathinaikos’tan transfer edildi. A Milli Basketbol Takımımızın oyun kurucularından biri olan Barış Ermiş ile anlaşıldı. Pianigiani’nin eski oyuncuları David Andersen ve Bo McCalebb ile anlaşma sağlandı. Transferi adeta yılan hikayesine dönen İlkan Karaman Karşıyaka’dan “kurallar” dahilinde transfer edildi. Avrupa Şampiyonası’nda gösterdiği performansla kendisinin ne kadar değerli bir oyuncu olduğunu kanıtladı. Deyim yerindeyse nokta transferler yapıldı. Ama eleştirmeden geçemeyeceğim bir nokta var:Bo McCalebb. Bu adam gittiği her takıma büyük başarılar kazandırdı. Partizan’ı Final Four’a çıkardı. Siena’nın şampiyonluklarında büyük katkısı vardı. Çok kısıtlı kadrosu olan Makedonya Milli Takımını 2011 Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda yarı finale çıkardı. Şans yanlarında olsaydı final bile görebilirlerdi. Belki bunu birçok kişi bilmiyor olabilir fakat Bo McCalebb profesyonel basketbol kariyerine Mersin BŞB’de başladı. Bizim oyuncu izleme ekibimiz bu oyuncuyu nasıl kaçırdı? Açıkçası bu, üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.
Bu sezon için hemen hemen tüm eksiklikler giderildi. Tek eksik, sürekli olması gereken taraftar desteği. Bu sorun da kulübünü canı gönülden seven ve her platformda destekleyen Fenerbahçe Taraftarı tarafından giderildi mi ver elini Final Four, hatta Euroleague şampiyonluğu! Salon güzel, kadro güzel, taraftar da güzel olursa bu sene FENERBAHÇE her şeyden güzel olacak!
Tolga Koçer
1907 ÜNİFEB – Üniversiteli Fenerbahçeliler Birliği